top of page

Leylek Denen Cevut

“Senin burada hala ne işin var?” dedi bana, şu leylek denen cevut.

“Lan, sen yavru değil misin?” deyince asagiya saman fırlattı.


“Bana ne, biraz da efelik ben edeyim,” dusunerek yiğit yiğit,

“Ee? Ne olmuş? Senin gibi uyanıklara layik olmaz mı olduk?” dedim.


“Nerem uyanık nispet!

Leylek olduğumu görmüyor musun! Ben ne bileyim!” diyerek cart cart bağirmasi yetmeyip uzerine direği sallamaya başladı.


Anlaşıldığı kadarıyla bana çatlak seckinliğini ispatlamak icin, yuvasını kuran talihsiz köylülere renovasyon yaptırmaya arzu idi.


“Ben yerine kimi bekliyordun?”

“Seni bekliyordum, uyanık keçi.”


“Sen kime keçi diyorsun?” sözleri ağzımdan kaçırmadan kurtaran dilim,

Merakla, birden bire, “Hangi beni?” diye bağırdı. Dilim yani.


“Sadece bir tek sen varsın,” dedi, “ama hangisini getireceksin?”


“Bak, bu sözler leylek için layık değildir,

Hem de burada.”


“Burada ne varmış?”


“İşte, sen anlarsın.”


Bir sabit inatçılıkla, hiç farkında olmadığı gibi bir tavır gösterdi.


bu leylek anlamisti, ama nasil?

herseyimi, elbisemin pacasindan basimdaki lalelere kadar duzgun giymistim


sanki dusuncemi paylasiyormus gibi, 

o ne alaka? diyen leylek, 


kafama kondu.


ne yigitlikle, ne cesaretlik ile bilmem ama,

ulan! cik! uc! nispat! cevut! tuzsuz piyaz!


bagira bagira tukuruklerim havaya fickirirken, 

koy yolundaki tozlari havaya kaldiran bir iki cevutun manzarasina bakan sevda teyze ile haci davut cekirdeklerini hazirlamaya baslamislardi, 


ben ise, onlari umursamadan, bu leylegi kafamdan firlatmak icin elimden geleni yapiyordum, 

dur! dur bi! diyen leylegi giciklik hisleriyle bogulan nefsime zor dinlettim, 

ve durup dinledim. 


kendini su medana cikarmadan kafandan ayrilacagim yoktur! cumlesini bitirmesine bile izin vermedim. omaz! bagirmaya basladim, sinirle, 


nasil! nasil beklersin benden bunu!

cevut!

nispat!

tuzsuz piyaz!


leylek te pek heyheyleri tutmus, sanki onun isi mis gibi, 

her bir sozume, benden daha bile siddetli cevap yurutup, kanatlarini gozlerime firlatiyordu, 


ve boyle koyun nispatlari, 

sevda hanim ile haci davut, 

oteki tavuklar ve gordugunden ote dusundugun her bir kisi bu hadiseyi bir olaymis gibi izliyordu. 


ama bu olay degildi. 

degil mi?

bu rastgele birsey idi, degil mi?


leylek bayagi kizarak, bu sefer cilgin cilgin kafayi yemis bir deli olarak siddetli bir yanki cagirtti- SAKIN


SAKIN bunu oyle anlamsiz bir seye cevirme SAKIN-


TAMAM! dedim tamam cunku yeter idi, yetti leylek, anliyorum, biliyorum, senden iyi biliyorum dedim, 


sesim koyulasti, reccet bir sinir ile koylulere baktim, 

NE VARMIS? 


dedim, 

HERKES EVINE


dagilan kisilerin arasinda leylegi izledim, 

kulesinde rahatca pirtlaniyordu, 

bana yarim acik olan gozleriyle, 

bir dehset huzurluk serciyordu.

©2024 by Azra Keskin. 

bottom of page